KASİDE DER MEDH-İ AYÂS PAŞA

Metin: 
İrişti vakt ki gül basa bû-sitana kadem
Cihânı eyleye lutf-i bahâr reşk-i İrem
Vere benefşe ile berg-i erguvan çemene
Safâ-yi zinet-i peyvend-i âbnûs ü bekem
Hevâdan eyleye eşcârı ebr gevher-bâr
Sahîfe-i çemen üzre leâli-i şeb-nem
Güneşten ola sipihr-i kevâkib ü seyyâr
Çenâr sâyesi altında sebze-i hurrem
Sahîfe-i çemen üzre tereddüd ede nesîm
Mesîh cilve-gehi ola dâmen-i Meryem
Ukûd-i şeb-nem ile ruz ü şeb harâret-i mihr
Hutût-i sebzeyi gel mühmel ede geh mu’cem
Müsâvi ola letâfette âs-mân ü zemîn
Ber-â-ber ola yügürmekte eşheb ü edhem
Çemende okuna hükm-i eyâlet-i nev-rûz
Misâl-i hükme nisar eyleye şikûfe direm
Revâc-bahş ola gül-zâre i’tidâl-i hevâ
Nite ki hattı-i Bağdâd’a ser-ver’i a’zem
Gül-i bahâr-i adâlet Nihâl-i gül-şen-i cûd
Şikûfe-i çemen-i lutf ü serv-i bağ-i kerem
Meh-i sipihr-i eyâlet Ayâs Paşâ kim
Esâs-i mülktür endîşesiyle müstahkem
Bülend-kadr cenâbî ki re’y-i rûşenine
Değil dekâyik-i âdâb-i saltanat mübhem
Müşerref eylememiş bir anun kimi kâmil
Serîr-i saltanatı andan esbak u akdem
Vücûd-i kâmiline yok nazîr âlemde
Ne ihtiyâc ki ben söyleyem bilir âlem
Eyâ bülend-nazar âf-tâb-i evc-i şeref
Ki halk rızkınadır dest-i himmetin maskem
Fakîr-i sofra-i in’âmın agnıyâ-yi zaman
Garîk-i ni’meti ihsanın evliyâ-yi ni’am
Harim-i der-gehine azm eden fakîrlere
Nisâb-i ni’met ile farz olur tavâf-i Harem
Takarrübün senin ol rütbe-i sa’âdettir
Kim anda lâzım olur kurb-i Hak Te’âlâ hem
Ümîd ile tutalı damen-i adâletini
İrişmez oldu girîban-i mülke dest-i sitem
Kaza yazanda senin ismine bekâ mülkün
Kılar adûlarını nevg-i tîğin ile kalem
Bu olmasaydı garaz safha-i vücuda kaza
Senin adûların ismini eylemezdi rakem
Fesâd-i ta’nesin insana eyleyen meleği
Ger etmeseydi senin hüsn-i sîretin mülzem
Fesâda Kâbil olup infi’alden başın
Yukarı kaldırabilmezdi bir benî âdem
Tahâret ü verâ’ü zühd ü takvî ile müdâm
Binâ-yi hüsn-i sülûkundur ol kadar muhkem
Ki bahr-i hîle-i İblîs ana ger olsa muhît
Tasavvur eylemek olmaz kim ol binâ çeke nem
Gelip huzuruna görseydi pâk meşrebini
Çalardı haclet ile câmı tevbe taşına Cem
Görüp sipahını olsaydı vâkıf-i rezmin
Tefâhur etmez idi darb-i tîğ ile Rüstem
Bu nev ile ki zamânında cism-i mülk müdâm
Bulur hayât-i mücedded zaman zaman dem dem
Vücûd hıfzını lûtfun eger edinse murâd
Binâ-yi feyz ile mesdûd olurdu râh-i adem
Mukarrer eyledi gerdûn ki dehr durdukça
Nihâl-i kâmetini bâr-ı gamdan etmeye hem
Zamâne üzre gören sâye-i adâletini
Revâ mıdır ki ede sâye-i adâleti kem
Şehâ Fuzûli-i zârım ki çerh-i bî hude-gerd
Salıptır âyine-i tab’ıma gubâr-i elem
Tenimde zahm-i hadeng-i belâ velî şadım
Ki lutfun olsa bulur cümle zahmler merhem
Ümîd var ki teshîr-i mülk-i âlem için
Fezâ-yi çarhde çekdikçe âf-tâb alem
Zaman zaman yüzüne bağlı kapılar açıla
Nefes nefes olup efzûn kapında hayl ü haşem
Müyesser ola ki tevfîk-i feth ile tîğin
Ola Irâk-i Arab’da kelîd-i sulh-i Acem
Vezin: 
Mefâ’ilün Fe’ilâtün Mefâ’lün Fe’ilün