KASÎDE DER MEDH-İ AYAS PÂŞÂ
Metin:
Yine kıldı sabâ gül-zâre da’vet bülbül-i zârı
Yine kumrî makâm etti fezâ-yi sahn-i gül-zârı
Yine kumrî makâm etti fezâ-yi sahn-i gül-zârı
Yine düştü hevâdan sebze-zâre katre-i şeb-nem
Yine gül-zâre saldı zıll-i rahmet ebr-i âzârı
Yine gül-zâre saldı zıll-i rahmet ebr-i âzârı
Yine dîvâne aşk eyledi dârü’ş-şifâ meyli
Yine gül-zâre çıktı kûşe-i mihnet giriftârı
Yine gül-zâre çıktı kûşe-i mihnet giriftârı
Yerinden depreten ben mübtelâ-yı şevk-i gâlibdir
Hevâdır gezdiren yerden yere ebr-i giran-bârı
Hevâdır gezdiren yerden yere ebr-i giran-bârı
Bu işret-gâhın itmâmında bir taş olmasa eksik
Beni yerden yere nakleylemezdi dehr mi’mârı
Beni yerden yere nakleylemezdi dehr mi’mârı
Kad-i ham birle tahrîkim yerimden ayn-i hikmettir
Kazâ suret-geri bî-hûde gezdirmez bu pergârı
Kazâ suret-geri bî-hûde gezdirmez bu pergârı
Mekân tağyîri sıhhat mûcîbidir n’ola nakl etse
Tabîb-i hikmet-i Hak mülkden mülke bu bîmârı
Tabîb-i hikmet-i Hak mülkden mülke bu bîmârı
Bana ben olduğum menzilde râhat meyl edip gelmez
Düşüp zahmetlere nâ-çâr ben oldum taleb-kârı
Düşüp zahmetlere nâ-çâr ben oldum taleb-kârı
Hevâ-i seyr kıldım irtifâ-’i kadr için zîrâ
Yerinde her meta’ın pest olur elbette miktârı
Yerinde her meta’ın pest olur elbette miktârı
Revâc-i aşk vermek kasdına çıktım diyârımdan
Hüner zâyi’dir ol kişverde kim yoktur hırîdârı
Hüner zâyi’dir ol kişverde kim yoktur hırîdârı
Mahabbet kılmağa izhâr-i gurbet ihtiyâr ettim
Ne çâre yok bu cinsim olduğum yerlerde bâzârı
Ne çâre yok bu cinsim olduğum yerlerde bâzârı
Mübârektir sevâd-i dûd-i âhım kanda azm etsem
Yaman olomaz sehâbın gezdiği yerlerde âsârı
Yaman olomaz sehâbın gezdiği yerlerde âsârı
Mükerremdir sirişkim kanda yer tutsam bu yüzden kim
Bahâr-engîz olur her kanda kim seyl-âb olur cârî
Bahâr-engîz olur her kanda kim seyl-âb olur cârî
Yine ey bülbül-i bî-çâre eyyâm-i bahâr oldu
İrişti vakt kim baht ola ehl-i derd gam-hârı
İrişti vakt kim baht ola ehl-i derd gam-hârı
Sana olsa müyesser halvet-i vahdette gül valsı
Nasib ola bana Paşa-yi gül- ruhsâr dîdârı
Nasib ola bana Paşa-yi gül- ruhsâr dîdârı
Zihî Pâşâ-yi mülk-ârâ-yi devlet-mend ü rüşen-dil
Ki makbûl-i cem-’i halktır mecmu’-i etvârı
Ki makbûl-i cem-’i halktır mecmu’-i etvârı
Hakikatte Hudâ’nın ekber-i âyat-i takdîri
Şeri’atta Resul’ün a’zam-i a’van ü ensârı
Şeri’atta Resul’ün a’zam-i a’van ü ensârı
Zamânında zamâne zulmü yok insâfı var etmiş
Ana mensubdur zulm ile insâfın yoğu varı
Ana mensubdur zulm ile insâfın yoğu varı
Ferâgat hâb-gâhın bekleyip bîm-i havâdisten
Oluptur pâs-bân-i mülk ü millet baht-i bîdârı
Oluptur pâs-bân-i mülk ü millet baht-i bîdârı
Bahâr-i gül-şen-i devlet Ayas-i pâk-dâmen kim
Vücudu her halelden pâkdir her aybdan’ ârî
Vücudu her halelden pâkdir her aybdan’ ârî
Zihî şem-i şeb-istân-i sehâ vü lutf kim olmuş
Kamu ahbâba vü a’dâya rûşen nûru vü nârı
Kamu ahbâba vü a’dâya rûşen nûru vü nârı
Şehâ şefkat-şi’âra sensin ol Pâkize-sîret kim
Sana hâcet değil ihsân için derd-i dil izhârı
Sana hâcet değil ihsân için derd-i dil izhârı
Vücud-i bî-misalin Devlet-i İslam’a nusrettir
Mücerred sıyt-i rezmin eylemiş mağlûb küffârı
Mücerred sıyt-i rezmin eylemiş mağlûb küffârı
Ferîd-i asrsın ammâ gezer her kalbde mihrin
Güneş birdir velî maksûmdur her yerde envârı
Güneş birdir velî maksûmdur her yerde envârı
Felektir öyle mahkûmun ki hur-şîdi kılar hazır
Eger yarı gece bezminde lâzım olsa ihzârı
Eger yarı gece bezminde lâzım olsa ihzârı
Revandır öyle fermanın ki ger hur-şîde hükm etse
Hilâf-i tab’esfelden olur a’lâya reftarı
Hilâf-i tab’esfelden olur a’lâya reftarı
Eger kılsan i’ânet ver ihânet ihtiyâr etsen
Kılar tebdîle kâbil lûtf u kahrın mûru vü mârı
Kılar tebdîle kâbil lûtf u kahrın mûru vü mârı
Zamânın cümle-i evkâtını subh eylemiş güyâ
Çerâğ ile bulunmaz zzulm devrinin şeb-i târı
Çerâğ ile bulunmaz zzulm devrinin şeb-i târı
Kemâl-i hüsn-i ahlâkın beyân eyler açıldıkça
Semen mecmü’ası nesrin kitâbı gonce tûmârı
Semen mecmü’ası nesrin kitâbı gonce tûmârı
Safâ-yi tâb’ına mümkün olurdu eylemek nisbet
Bahâr ayinesinde olmasaydı sebze jengârı
Bahâr ayinesinde olmasaydı sebze jengârı
Tasavvur eylemek olmaz sana mânend bir kâmil
Hemânâ sende hatm olmuş kemâl-i kudret-i Bârî
Hemânâ sende hatm olmuş kemâl-i kudret-i Bârî
Sabâ vasf-i ruhun kıldukda gül vasfını söylerken
Tutuldu gonce nutku bülbülün hasr oldu güftârı
Tutuldu gonce nutku bülbülün hasr oldu güftârı
Sebât-i adl için revnak bıraktın mülk-i Bağdad’a
Bekâ-yi genc için ey Hızr yaptın köhne dîvârı
Bekâ-yi genc için ey Hızr yaptın köhne dîvârı
Bu gün Bağdad’da bir kimse yok kim ana re’fet yok
Cemî’-i merdüm-i Bağdada olmuş re’fetin sârî
Cemî’-i merdüm-i Bağdada olmuş re’fetin sârî
Tutulmuştu dilim mihnet förüp hüsn-i tekellümden
Getirdi yâdıma zevk-i sıfâtın şevk-i eş’ârı
Getirdi yâdıma zevk-i sıfâtın şevk-i eş’ârı
Beni endîşe-i hırman tarîk-i küfre salmıştı
Ümîd-i lûtf ü ihsânın belimden açtı zünnârı
Ümîd-i lûtf ü ihsânın belimden açtı zünnârı
Memâlik-pervâra yok senden özge bir müdebbir kim
Dem-â-dem matrah-i lûtf ede uşşâk-i dil- efgârı
Dem-â-dem matrah-i lûtf ede uşşâk-i dil- efgârı
Fuzûlî bülbül-i gül-zâr-i hüsn-i iltifâtındır
Bahâr oldu yine güftâra tahrîk etti minkârı
Bahâr oldu yine güftâra tahrîk etti minkârı
Diler tafsîl ile hâl-i dilin şerh eyleye ammâ
Ne şerh etsin sana ma’lumdur mecmû’-i etvârı
Ne şerh etsin sana ma’lumdur mecmû’-i etvârı
Kalıptır gûşe-i uzlette sormaz hiç kim hâlin
Ne ola bir fakîrin hali kim olmaya bir yârı
Ne ola bir fakîrin hali kim olmaya bir yârı
Cefâsın hiçbir dil çekmez andan gayrı ağyârın
Anun çün galibâ halk eylemiştir Tanrı ağyârı
Anun çün galibâ halk eylemiştir Tanrı ağyârı
Ümîdim var kim resm-i mukarrer üzre oldukça
Karîn-i şâm zülfiyle arûs-i subh ruhsarı
Karîn-i şâm zülfiyle arûs-i subh ruhsarı
Sana mensûb ola halvet-serây-i dehr tezyîni
Seninle çizgine işret-geh-i ikbâl pergârı
Seninle çizgine işret-geh-i ikbâl pergârı
Vezin:
Me fâ î lün/me fâ î lün/ me fâ î lün/ me fâ î lün