KÂSİDE DER MEDH-İ RÜSTEM PÂŞÂ

Metin: 
Yine açıldı gül kıldı cihânı hurrem
Çemen-ârâ-yi vücud oldu gül-i bağ-i adem
Müjde-i lâle vü gül verdi meger bâd-ı bahâr
Ki nisâr etti şukûfe ana dinâr ü direm
Lâle bir reng ile keşf eyledi esrâr-i derun
Ki dil-i hâkde kalmadı rümûz-i mübhem
Şâh-i gül verdi çemen bezmine bir nûr-i sürûr
Ki çerağ ile bulunmaz eser-i zülmet ü gam
Bâddan goncelere hâmile oldu gül-bün
Öyle kim îsi’ye Cibrîl deminden Meryem
Dem-i cân-bâhşını güyâ yele vermiş îsa
Ki bulur cân ü ten eşcâr deminden her dem
Sebze-hîzoldu hevâdan ölüler toprağı
Sebze her levh-i mezâra bu hatı kıldı rakem
Dem bu demdir bu demi hoş göregör ey ârif
Anma îsî demini urma geçen demden dem
Hâk-i Cem üzre çıkıp lâle tutup câmını der
Ki kimin var ise bir câmı bu gün oldur Cem
Ki niçin gaflet ile fevt ola bir mevsim kim
Ola andan diriler tek ölüler hem hurrem
Âdemi istese toprakta elbette bulur
Bu gün ol feyzi ki toprağı kılıptır Âdem
Sebzeden jeng ayân eyledi âyîne-i bağ
Bes ki geçti dün ü gün şeb-nem ü bârandan nem
Turfa kim sebze ile revnak-i bâğ oldu ziyâd
Gerçi her âyineden jeng safâ eyler kem
Bülbüle minnet edip dün der idi bâd-i bahâr
Kim benim vâsıta-i revnak-i mülk-i âlem
Dedi bülbül ana ey ehl-i hilâf eyleme lâf
Bir hayâ kıl bu sözü söyleme ebsem ebsem
Sen eger bilmez isen cümle-i âfâk bilir
Ki kimindir bu mübârek eser-i feyz-i kadem
Tâze gül-zâr-i vezârette açılmış bir gül
Vermiş âfâka nesim-i eseri lûtf-i İrem
Kılmış andan bu safâ kesbini gül-zâr-i vücûd
Olmuş anunla bu bünyâd-i letâfet muhkem
Ol ser-efrâz kim anun kimi bir ferruh-ruh
Pâye-i kadre kadem basmadı andan akdem
Andan aldı azamet emr-i vezâret gûya
Şimdi nasb oldu bu der-gâha Vezir-i a’zem
Hüsn-i re’yiyle bu gün hükme girer dîv ü peri
Darb-i tîğiyle bu gün feth olur iklîm-iAcem
Ki Süleymân-i zaman Âsaf’ı etti nâ’ib
Oldu ser-‘asker-i Keyhüsrev-i devrân Rüstem
Ol cevân-baht ki icrâ-yi adâlette müdâm
Nesak-i şer’iledir emr-i şerîfî tev’em
Pertev-i mrehamet ol Hazret-i Rüstem Paşa
Ser-i erbâb-i sehâ ser-ver-i pâkize-şiyem
Ger sabâdan haber-i adlin iştse edemez
Şem’ pervâneye mutlak diri oldukça sitem
Mülk nazmında eğer hükmüne olsa vâkıf
Zülf-i mahbûbu hevâ eyleye bilmez der-hem
İ’tidâl istese erkân-i mizâca adli
İrişir sıhhat-i âm ile etıbbâya elem
Feyz-i nusret bulur elbette cihan-gîrliğe
Himmeti her kime hur-şîd-sıfat verse alem
Safha-i nâme kimi cezm tutar her yere kim
Kilk-veş çekse sütûr-i sipeh-i hayl ü haşem
Rif’at-i kadrini hur-şîde su’âl etti zemîn
Hâk-i der-gâhına yâd eyledi hur-şîd kasem
Kim anun bulmayıp ahvâline bir zere vukûf
Kalmışım dâ’ire-i hayret içinde ben hem
Tâat-i Hâlik’adır hüsn-i rızâsı dâ’i
Rızk-i mahluka kef-i bahr-i nevâli maskem
Bahr ü kân eyleseler da’vî-i ihsan ammâ
Kerem ü cûdunu gördükde olurlar mülzem
Kanı ol rütbe ki cûdiyle anun bahş ede bahr
Kanı ol havsala kim kân-i keremdenura dem
Her ne tedrîc ile bin yılda vere bahr ilr kân
Her ne yüz yılda mürûr ile kılar hâsıl yem
Bezl bir demde eder meclisine hâzin-i cûd
Sarf bir günde kılar bezmine kassâm-i kerem
Bi’llâh er görmüş olaydı kerem-i bî-bedelin
Anı mu’ciz sanıp imâna gelirdi Hâtem
Ser-verâ cümle-i âfâka yetirmiş adlin
Vüs’at üzre eser-i râbıta-i hân-i ni’am
N’ola ger dâr-i şifâ-yi kereminden yetse
Bu Fuzûlî-i dil-efgârına hem bir merhem
Var ümîdim ki cihân olmaya hâli senden
Nice kim var nücûm ü felek ü levh ü kalem
Şugl-i âlem ola tedbîrin ile râst müdâm
Kadd-i gerdûn ola pâ-bûsun için dâ’im ham
Vezin: 
Fe i lâ tün Fe i lâ tün Fe i lâ tün Fe i lün