KASİDE-İ KALEMİYYE DER MEDH-İ MUSTAFÂ ÇELEBİ

Metin: 
Meger kılar rakam-i vasf-i hatt-i yâr kalem
Ki hatt-i yâr kimi oldu müşg-bâr kalem
Meger diler sıfat-i lâ’l-i yâr ede tahrîr
Ki lâl-i yâr kimidir güher-nisâr kalem
Eger cefâ çeke sûret nigârdan yüz yıl
Demen çeke sıfat-i sûret-i nigâr kalem
Yazanda mim ü elif ol kad ü dehâna şebih
Kemâl ü sihrine çok kıldı iftihâr kalem
Velî hırâm ü tekellüm verir de âciz olup
Hatına çekti hat ü oldu şerm-sâr kalem
Me yerde kim yügürür nâfe nâfe müşg döker
Tutup durur revîş-i âhu-yi Tatâr kalem
Huceste Hızr’dır Âb-i Hayât içmek için
Zaman zaman zulemâta kılar güzâr kalem
Ne içti mihberede bilmezem ki vâlih olup
Özüne eyledi ser-geştelik şi’âr kalem
Kara başın götürüp dâ’im ilden ile gezer
Tutarlar ise dahi eylemez karâr kalem
Bir öz başına ög almış karârı yok delidir
Çıkınca tutmasalar alemi yakar kalem
Siyâh-bahtlığı yazmış alnına takdîr
N’ola geçirse kara günde rüzgâr kalem
Diliyle öz başına muttasıl belâ getirir
Ki halka gizli sözü eyler âşkâr kalem
Ticâret ehline benzer müsâferet yoluna
Hutût satrlarından çeker katâr kalem
Kara durur yüzü ol vechden kim eyler fâş
Özüyle yâri arasında her ne var kalem
Şikeste nâmeleri ya’ni ehl-i hüsne satar
Metâ’-i memleket-i Hind ü Zengibâr kalem
Öper sahife yüzün veh görün bu tâli’i kim
Bulur visâl-i niğâr-i semen-‘izâr kalem
Midâd-i turrasına yüz sürer zihî devlet
Tutar hemişe ser-i zülf-i tâb-dâr kalem
Anunçün elden ele gezdirir ekâbir kim
Tapıptır Âsâf-ı devrândan i’tibâr kalem
Gül-i hadîka-i ikbâl Mustafâ Çelebi
Kim oldu devlet-i kurbiyle kâm-kâr kalem
Semiyy-i Ahmed-i Mürsel ki kıldı ana tufeyl
Demî ki levh ile yarattı Kirdiğâr kalem
Nesîm-i hulkunun evsâfın etmeğe tahrîr
Çemen eline verir sebzeden bahâr kalem
Eyâ bülend-cenâbi ki midhatinde olur
Hemîşe mu’terif-i acz ü inkisâr kalem
Riyâz-i kadrde fazlın nihâl-i re’fettir
Nihâl-i fazlına bir turfa şâh-sâr kalem
Nihâl-i devlete kadrin riyâz-i hikmettir
Riyâz-i kadrine bir turfa cûy-bâr kalem
Eline almaz imiş Mustafâ kalem derler
Bu zillet ile besî olmuş idi hâr kalem
Sana yetirdi özün nisbet ile tapmak için
Zamânede senin adınla i’tibâr kalem
Kelîm-i Tûr-i vefâsın ki ehl-i hayr ü şere
Elinde gâh asâ oldu gâh mâr kalem
Bıraktı cânını dârü’ş-şifâ-yi der-gehine
Hücûm-i hâdiseden hastevü nizâr kalem
Elinden içtiği şehd-i şifâ-yi hikmetten
Mizâc-i nâziğine oldu sâz-kâr kalem
Besî âzizlerin hidmetine bağladı bel
Kamunu terk ü seni kıldı ihtiyâr kalem
Sebât-i ahdini eyyâmdan kılıp ma’lûm
Seninle eyledi ahdini üstüvâr kalem
Arayıp ehl-i hüner varını yetince sana
Cihân içinde besî çekti intizâr kalem
Verip nizâm-i cihan Âsâ ü Nizâmü’l-mülk
Gidip cihanda sana kaldı yâd-gâr kalem
Senin muti’in eger olmasaydı olmazdı
Sevâd-i a’zâm-i hatt içre şehr-yâr kalem
Alınmış akçe ile bir kulun durur makbûl
Başın eger keseler eylemez firâr kalem
Sözün yürütmeğe başdan ayağ edip yügürür
Kemâl-i şefkatinedir ümîd-vâr kalem
Sipihr-menziletâ ol fuzûlî-i zârım
Ki hâl-i zârımı yazınca oldu zâr kalem
Senâ-yi zâtına çoktur sözüm velî ne diyem
Ki süstlük kıluban verdi ihtisâr kalem
Dedi sakın sözü çok etme sakla şart-i edeb
Ki çok sözünden oluptur siyâh-kâr kalem
Ümîd var ki nizâm-i âlem için
Felekde tâ ola levh ile pây-dâr kalem
Sen olasın kaleme i’tibâr için hâmi
Sana hükûmet için ola dest-yâr kalem
Vezin: 
Mefâilün/ Mefâilün/ Mefâilün/Feilün