KASÎDE-İ ŞİTÂİYYE

Metin: 
Bir gün ki dey âlametin etmişti âşkâr
Tutmuştu yüz füsürdeliğe tab’-i rüzgâr
Bâd-i hazan yetip harekât-i şenî’ ile
Her yan dıraht-i rahtını etmişti târ-mâr
Sarsar hücûm-i gâret-i bu-stâna azm edip
Asliyle koymamışdı ağaçlarda berg ü bâr
Bergini şâh-i gül yele vermişti ser-te-ser
Ya’ni tecemmülüne cihânın ne i’tibar
Tayy kılmış idi sebze bisâtını bû-sitân
Ya’nî ki mu’teber değil esbâb-i müste’ar
El böyle fasllarda temennâ-yi künc eder
Ben eyledim sabâ kimi gül-şen yana güzâr
Bir bağa düştü reh-güzerim gördüm anda cem
Tertîb-i ayş kılmağa esbâb her ne var
Dolmuş kadeh şarâb ile gelmiş ayağa kim
Ger lâle bitti ise benim şem’-i lâle-zâr
Minâ-yi sebz lutf ile durmuş ayağa kim
Ger gonce fâni oldu benim ömr-i pây-dâr
Gelmiş kebâb devre vü söyler ki ey kadeh
Hergîz tutar mı hidmet-i yârân eden karar
Her turfa nahl berg-i bağa hazân ile bağlamış
Meyl-i imâret eyleyüben tâk-i zer-nigâr
Yığmış fezâ-yi bağa hazan bergi hıştler
Gûyâ hevâ hücûmuna tutmak diler hisâr
El-kıssa ol bisâtta ben germ-i şevk olup
Aldım metâ-i zevk verip nakd-i ihtiyâr
Oldum tamâm garka-i deryâ-yi şevk u zevk
Tuttum tarîk-i râbıta-i aklden kenâr
Her dem bir iltifâta feda eyledim hıred
Her lahza bir hevesde nisâr eyledim vekâr
Her kim ayağ sundu bana ben ayağına
Cins-i havâss ü nakd-i hıred eyledim nisâr
Ervâh-i kuds bezmi imiş anı bilmedim
Ben mest-i bî-hod oldum olar kaldı hûş-yâr
Bî-huş düşmüşüm mütegayyir micâz ile
Gâfil ki leyldir mi geçen devr yâ nehâr
Olmuş hücûm-i hâdiseden hûş münzehim
Kılmış safâ-yi akl dil-i tîreden firâr
Bir lâhzaî ki saykal-i idrâk-i müstâkim
Nâ-geh götürdü âyine-i tab’dan gubâr
Açtım gözümü görmedim ol bezmden eser
Hakka budur tabî’at-i dünyâ-yi bî-medâr
Kılmaz kamu kaziyyede emrini müstedâm
Olmaz cemî’i emrde bünyâdı üstüvâr
Gördüm yerim fezâ-yi bisât-i sürûr iken
Olmuş mazîk-i mezbele-i acz ü inkisâr
Hem sohbetim cemâ’at-i ehl-i kabûl iken
Olmuş nedim ü hem nefesim nice mûr ü mâr
Cismim cefâ-yi şidet-i berd ile nâ-tüvân
Başım belâ-yi hâdise taşiyle seng-sâr
Ehl-i cefâ tenimde olan kisvetim alıp
Koymuş beni bürehne vü lerzân ü hâr ü zâr
Ne bir refîk kim ola ol demde dest-gîr
Ne bir şefîk kim ola ol gamda gam-güsâr
Îzid yüzüme bağlamış ebvâb-i rahmetin
Ya’ni budur nihâyet-i isyân-i bâde-hâr
Çok bâde bezm-i devrde nuş etmişim velî
Ben hiç meyde görmemişim bu sıfat humar
Hem zillet ile der-geh-i Hâlik’de münfa’il
Hem hayret ile halk arasında şerm-sâr
Devrâna eyledim musibette i’tirâz
K’ey çerh-i bî-mürüvvet ü bed-ahd-i nâ-be kâr
Bir ömrdür ki mecma’-i ehl-i kemâlde
Ayş ü neşât ile içerim câm-i hoş-güvâr
Hergiz özümü görmemişim böyle bî-şu’ûr
Hergiz özümü görmemişim böyle hâk-sâr
Mey-hâreler mücâlesetinden alıp sürûr
Mey tab’ıma olurdu ferah-bahş ü sâz-kâr
Hâlâ ne vâkı oldu ki ettin bu gün beni
Böyle zebûn ü zâr ü şikeste-ten ü figâr
Devrân cevâb verdi bu nâ tüvâna kim
Ey haste bu musîbete sabr eylegil şi’ar
Îzâ-yi cism ü cân nasihât durur sana
İdrâk ehlisin bu nasihattan etme âr
Aldanma mey neşâtına vü deme dem-be-dem
Kim anı böyle ile harâm etti Kirdigâr
Her emr ü nehye ibret ilen i’tibâr kıl
Her işte i’tibârı şi’âr eyle zinhâr
Ref’ oldu bu musîbet ü andan ayân olan
Tahkîk-i sırr-i hikmet-i Hak kaldı âşkâr
V’er gitti vakt hem gam ilen kılma ıztırab
Sabr et kim ol küdûrete hem yoktur i’tibâr
Bu resmdir bürehne olup kışda her dıraht
Tecdîd-i kisvet eylemek eyyâm-i nev-bahâr
Sen hem nihâl-i nev-res-i gül-zâr-i aşksın
Ger gitti berg hâtırına yetmesin gubar
Kesme bahâr-i lutf ü keremden ümîdini
Tecdîd-i raht-i tâzeye olgıl ümîd-var
Cüz’I hâsaret ile melûl olma şükr kıl
Yeğ hâk-i der-gehine fidâ böyle sad hezâr
Vezin: 
mefûlü fâilâtü mefâilü fâilün