Âh kim vâlîh men serv-i hırâmândan cüda
Gözlerim giryândur ol gül-bergi handandan cüda
Binevâdur cân dağı ol hur-ı rıdvândan cüda,
Ne nevâ-sâz eylegey bülbül gülistandan cüda,
Eylemez tuti tekellüm şekkeristândan cüda
Vah, nice aşk odu cismimde sömekni örtegey,
Gönle kim ceybine od salgay, etekni örtegey,
Tilbelik ahım semâdan tâ semekni örtegey,
Ol kuyaş hecride, korkarmen, felekni örtegey,
Her şerare kim olur bu odluk efgândan cüda.
Vah ki, bağrım dökti gözler yolıdan pergâle köp,
Göz hem ol gül hecridin yağdırdı gülgûn jale köp,
Za'f etipmen kanlık eskim bes ki dökti lâle köp,
Deme hicranımda çekmeysen figân ü nâle köp
Cism eyler mi figân bolgan nefes candan cüda!?
Kılalı mahrum cân-ı vaslıdan cânân meni
Telhkâm etmiş diriğlik bâdesinden cân meni
Her zamânı öldürür gam zehriden hicran meni
Hecr ölümden telh imiş bundan sofi, devrân meni
Eylegıl candan cüda kılgınca cânândan cüda!
Bağrıma, ey hâr-ı hicran, her zaman sancılmagıl,
Ey gönül, yüz cevr itse, göze gayrın ilmegil,
Min belâ yüzlense, ey cân, yârdan ayrılmagıl,
Olsa yüz mîn canım al, ey hecr, likin kılmagıl
Yârını menden cüda yahud meni andan cüda!
Ali Şir Nevai
Günümüz Türkçesi :
O salınan serviden ayrı kalınca eyvah ki şaşakaldım.
O gülen gül yaprağından ayrılınca, gözlerim ağlar durur.
O cennet hurisinden ayrı canım da sessiz soluksuz.
Elbette gül bahçesinden ayrılan bülbülün sesi kesilir.
Şeker verilmeyen papağan hiç dillenir mi?
Eyvah, aşk ateşi vücudumda kemiklerimi örtecek
Gönlümün cebine ateş salacak, çevresini saracak,
Çılgınlık ahım, gökten yerin dibine kadar yayılacak..
Korkarım o güneşin ayrılığında, bütün gök katlarını da saracak.
Bu alevli feryattan kopan her kıvılcım (yakıcıdır). ... ..
Eyvah, kalbim göz yoluyla bulgur gibi ateşler döktü.
Gözlerim, o gülün ayrılığında gül renkli şebnemler yağdırdı.
Kanlı yaşlarım beni zayıf kılıp göz-yaşımdan lâleler döktü.
Bana, ayrılığında feryat ve figân etmediğimi sakın söyleme.
Nefes alıp veremez hâle gelmiş bir vücut hiç feryâd edebilir mi?
Kavuşma canından (hayatiyetinden) beni mahrum edeli;
Canım beni, hayat içkisini alıştırmış.
Ayrılık beni gam zehri ile öldürür. Ayrılık ölümden acıymış;
Ey zaman, beni sevgilimden ayıracağına canımdan ayır.
Ey ayrılık dikeni, durmadan saplanma.
Ey gönül, yüz türlü eziyet etse de başkasına bakma.
Bin türlü belâ ile karşılaşsan da sevgiliden ayrılma ey can.
Ey ayrılık yüz bin canım olsa da hepsini al;
Ama beni yârimden, yârimi benden ayırma.